En Temel İhtiyacımız: "SEVGİ"

https://mail.google.com/mail/u/0/images/cleardot.gif

 

EN TEMEL İHTİYACIMIZ: SEVGİ

Sevgi, “Bu kazağını seviyorum” gibi göreceli bir durumdan, “Seni seviyorum” diyen bir anne kadar derinden anlamlı bir şeye, duygularımızı tanımlamak için, her dilde çok sık kullanılan bir kelimedir.

Sevgi dediğimiz kavram, insanın kendi içinde azalma, parçalanma veya bölünmeyi  kabul etmeyen bir duygu biçimidir. İnsanın fiziksel anlamda kendini koruması için nasıl beslenme ihtiyacı varsa duygusal anlamda da kendini  korumak için “sevgiye” ihtiyacı vardır. Bizim kendimize olan sevgimiz bir başkasına duyduğumuz sevginin yapı taşını oluşturur genellikle, bu hissettiğimiz duygu durumu bir annenin ve babanın yeni doğmuş çocuğa hissettiği o sevgi duygusudur.

Bebeklik ve çocukluk döneminde, ebeveynlerimizin bizlere davranış biçimi olarak yansıttığı hatta öğrettiği besleyici, sıcakkanlı ve şefkatli davranışlar, bizim hayatımız boyunca başkalarıyla nasıl bağ kurduğumuzu yahut nasıl kurmamamız gerektiği olgusunu şekillendiren bunun ötesinde duygusal bağlar kurmamızı sağlayan önemli adımlardır. Çünkü birey olarak bizler  sevgiyi dünyaya geldiğimiz o ilk günden itibaren, annemiz, babamız veya başka bir birincil yardımcıdan öğreniriz. Bu bebeklik dönemi sevgi, daha sonra yerini ergenliğe, yetişkinliğe, eş sevgisine ve torun sevgisine bırakır. Her bir dönemin sevgi ihtiyacı çok farklıdır ve bu her dönemde gerekli sevgiyi doğru şekilde almak; kişinin aslında duygusal tüm ihtiyaçlarının giderilmesinde, kendine olan güveninde, başkaları ile iletişiminde, başarısında, aldığı kararlarda oldukça etkilidir.

 

Koşullu sevgi ile koşulsuz sevgi arasında gerçekten bir fark var mı? 

Cevap “Evet”

 

Koşullu Sevgi:

Koşullu sevgi, kutuplaşmış bir duygudur yani zıt bir duyguya sahiptir. Sevginin zıt uçları nefrettir. Koşullu sevgi, egodan gelir ve genellikle birisine (romantik bir ortak, çocuk, ebeveyn, arkadaş…) veya bir şeye (ev, araba, iş …) odaklanır. Birini şartlı olarak sevdiğimizde, onların kendi paradigmalarımıza ve beklentilerimize uyum sağlayacak şekilde hareket etmelerini ve düşünmelerini isteriz. 

Koşullu sevgide en çok kullanılan kelimeler “eğer ve çünkü’’ kelimeleridir. “Babamın istediği gibi bir çocuk olursam eğer mutlu olabilirimBu yemeği yersen beni çok mutlu edersinBu ödevimi yapmalıyım çünkü annem o zaman çok mutlu olur!’’ gibi cümleler karşımızdakine koşullu sevgiyi aşıladığımızı gösterir. Bu da annenin veya babanın istediği gibi bir çocuk olmak için, çocuğu farklı formlara iter, ilerleyen yaşlarda da bu girdiği çeşitli formlar çevresindeki ilişkilerine yansır.

Koşullu sevgiye maruz kalan çocuklar, genellikle çok sevilmek ister ve tek başına karar vermektense başkalarının boyunduruğu altına girmeyi daha çok ister. 

Koşulsuz Sevgi:

Koşulsuz sevgi dediğimiz kavram adından da anlaşılacağı üzere, sevginin karşılık beklemeksizin bireyde var olması ve onunla yaşamasıdır.

Koşulsuz sevgide en çok kullanılan kelime “rağmen” kelimesidir. Koşulsuz sevgi: “Bana ne yaparsan yap, bana ne yanlışın olursa olsun seni seviyorum.” değil, “Ne olursa olsun birlikte aşacağımız her durumda  seni seviyorum.” demektir. Bu sevgiyi çocuklarımıza aşılamak, çocuğumuzun sevgiyi öğrenmesi, başkasının himayesi altına girmemesi için çok önemlidir. 

Bu sınavda başarısız olmana rağmen seni çok seviyorumBenim istediğimi giymemene rağmen seni çok seviyorum.” demek, çocuğun her şeye rağmen sevildiğini bilmesini sağlar. Bu da çocuğun özgüvenini artırarak ilerleyen zamanlarda sevgi kavramını çok doğru kullanmasına yardımcı olur.

Koşulsuz sevgi,  tarafsızdır ve zıt kutupları yoktur. Koşulsuz sevginin kaynağı “ruh”tur. Bu nedenle kişi, durum, ortam ve statü ayırt etmeden herkese açıktır ve buna hak kazanmak için kesinlikle yapmamız gereken hiçbir şey yoktur. Koşulsuz sevgi, kendini kabul etme ve kendini affetme seviyesinden başlayan; ruhsal huzuru, ruhsal ışığını herkese ve her şeye yayar.

Kalplerimize, evrenin bize sunduğu sevgiyi alıp çevremizdekilere koşulsuz açtığımızda, ruhumuzda bir ışıltı hissederiz  ve otomatik olarak koşullu duygunun bizde salgıladığı kaybetme korkusunun  sınırlarının üstüne çıkarız. Ruhumuzdaki ışığı engelleyebilecek karanlık yoktur, yine de en küçük ışık karanlık hayatlarımızda istemediğimiz şeyleri bize yaptırabilir. Zaman zaman hayatlarımız ne kadar karanlık ve karmaşık  görünse de sevginin her zaman sonsuz bir ışık bağlamında olduğuna inanıp sadece sevgi ile her şeyi düzeltebiliriz…